Belki de yunuslar kadar cana yakın, insanlarla dost olabilen
güler yüzlü bir hayvan yoktur. Allah'ın onlara verdiği uysallığı ve
insancıllığı, yüzlerinden anlayabilirsiniz.
Yavru yunus doğarken, önce kuyruğu, sonra
gövdesi ve en son başı çıkar. Anne yunus onu beslemek için süt bezlerini sıkıp
gevşeterek sütünü yavrusunun ağzına fışkırtır. Anne yunusun hareketini şuna
benzetebilisiniz: Elinizde süt dolu plastik bir şişe olduğunu ve bunu elinizle
sıktıkça süt fışkırdığını düşünün. İşte anne yunusun yaptığı, bunun benzeridir.
Su dışında yaşayan memelilerin yavrularını beslemeleri için sütlerini
fışkırtma sistemine ihtiyaçları yoktur. Oysa suyun içinde böyle bir yönteme
ihtiyaç vardır. Anne yunusun bunu düşünüp de böyle bir karar vermesine imkan var
mıdır? Böyle bir durumun farkına varıp, daha sonra süt bezlerine kaslar eklemiş
olabilir mi? Tahmin ettiğiniz gibi; kesinlikle hayır! Daha önce de belirttiğimiz
gibi, Allah anne yunusun vücudunu onun yavrusunun ihtiyaçlarını
karşılayabileceği en uygun biçimde yaratmıştır.
İnsan dostu olan yunusların, solunumları da
insanlara benzer. Ancak onların burun delikleri insanda olduğu gibi yüzünün
ortasında değil, başının üzerindedir. Yunuslar da insanlar gibi suya dalmadan
önce dışarıdaki havayı içlerine çektikten sonra nefeslerini tutar ve öyle suya
dalarlar. Tekrar su üstüne çıkarken, son birkaç metrede akciğerlerindeki havayı
suyla dışarı püskürtürler.
Hepiniz yunusların denizde nasıl süzülürcesine yüzdüklerini, hatta
gemilerle nasıl yarıştıklarını bilirsiniz. Hepsi mükemmel yüzücüdür. Onların
mükemmel yüzmelerinin en önemli sebebi, derilerinin pürüzsüz ve kaygan
olmasıdır. Bu özellikleri, onların suyun üzerinde kolayca kayıp gitmelerini ve
çok hızlı yüzmelerini sağlar. Hızlı yüzmelerini sağlayan bir diğer özellik de
burun yapılarıyla ilgilidir. Yunusların burunları suyun üzerinde hızla yol almak
için en uygun yapıdadır. Bunu farkeden insanlar, gemilerin suyun içinde kalan ön
kısımlarını, yunusların burunlarına benzeterek inşa etmişlerdir. Bugün gemiler,
bu sayede hızlı gidebilmektedir.
Peki yunusların hiç koku almadıklarını ve kör
olduklarını biliyor muydunuz? Ancak, buna karşın Allah yunuslara çok gelişmiş
bir işitme duyusu vermiştir. Yunuslar, kilometrelerce uzaktaki sesleri dahi
gelişmiş işitme duyuları sayesinde kolayca duyarlar. Ayrıca, vücutlarında
bulunan ve denizaltılardaki "sonar" adlı cihaza benzeyen bir sistem sayesinde
yollarını rahatlıkla bulur ve avlarının yerini kolaylıkla saptarlar. Bu olay
şöyle gerçekleşir: Çıkardıkları, insan kulağının duyamayacağı sesler, suda
dalgalar halinde yayılır. Bu ses dalgaları, önlerine bir engel çıkarsa ona
çarpıp geri döner. Sesin gidip balık ya da kayaya çarpıp geri döndüğü süre, avın
ya da engelin uzaklığını gösterir. Az önce bahsettiğimiz denizaltılardaki sonar
sistemi de insanlar tarafından yunusların bu özellikleri taklit edilerek
üretilmiştir.
Koku almayan ve görmeyen yunusların Allah'ın
verdiği güçlü bir işitme duyusuna sahip olması, onları diğer balıklara yem
olmaktan korur.